SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2733 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَسْهَمَ لِرَجُلٍ وَلِفَرَسِهِ ثَلَاثَةَ أَسْهُمٍ سَهْمًا لَهُ وَسَهْمَيْنِ لِفَرَسِهِ

 

İbn Ömer'den demiştir ki

 

Rasûlullah (S.A.V.) mücahid ve atı için birisi kendisine ikisi de atına (olmak üzere ganimet mallarından) üç pay vermiştir.

 

 

İzah:

Buhârî, cihâd; meğazi; Müslim, cihâd; Tirmizi, siyer; Muvatta, cihâd; Ahmed b. Hanbel.

 

Ulema, bir mücahidin ganimet mallarından alması gereken  pay hakkında ihtilafa düşmüşlerdir.

 

Esasen bir mücahid, savaşta ya süvari olarak bulunur ya da piyade ola­rak bulunur.

 

Savaşa piyade olarak katılan bir mücahidin, ganimet mallarından sade­ce bir hisse alması gerektiğinde tüm ulema ittifak etmişlerdir.

 

Fakat, süvari olarak katılması halinde, alması gereken hissenin mikda-rı hakkında ihtilafa düşmüşlerdir. İmam Ebû Hanife (r.a) ile İmam Züfer (r.a)'e göre savaşa süvari olarak katılan bir mücahid, birisi kendisi, diğeri de hayvanı için olmak üzere ganimet mallarından iki hisse alır. Yine Hanefi imamlarından İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed (r.a.)'e göre; birisi ken­disi için, ikisi de hayvanı için olmak üzere üç hisse alır. İmam Şafii ile İmam Malik, Ahmed, İshak, İbn Abbas, Mücahid, el-Hasen, İbn Şîrîn, Ömer b. Abdülaziz, el-Evzâî, es-Sevri, Ebû Ubeyd, İbn Cerir ve diğer ulema da İmam Ebû Yusuf'un görüşündedirler.

 

Şafiî ulemasından Hafız İbn Hacer ise, Hz. Ali (r.a) ile Hz. Ömer (r.a)'in de bu mevzuda cumhurun görüşünde olduklarını söylemiştir.

 

Süvari olarak savaşa katılan bir mücahidin, birisi kendisi için, ikisi de hayvanı için olmak üzere ganimet mallarından üç hisse alacağını söyleyen cumhur ulemanın bu mevzudaki delili; konumuzu teşkil eden İbn Ömer ha­disi ile benzeri hadislerdir. İmam Ebû Hanife (r.a)'nin bu mevzudaki delili ise 2736 numaralı Mücemmi b. Cariye hadisidir. İmam Ebû Hanife (r.a) ken­disine göre tesbit ettiği bazı deliller sebebiyle mevzumuzu teşkil eden İbn Ömer hadisiyle amel etmeyi uygun görmemiştir.

 

Çünkü İbn Ömer hadisinde, sözü geçen ganimet taksiminin hangi sa­vaşta elde edilen ganimetlerle ilgili olduğu açıklanmamıştır. Bu ganimetlerin Hayber savaşından Önceki savaşlarda ele geçen ganimetlerle ilgili olması ih­timali vardır. Oysa Rasul-ü Zişan efendimizin Hayber savaşından önceki ga­nimetlerle ilgili uygulaması daha sonraki ganimetlerin taksimi için bir ölçü olamaz. Allahu Teâlâ Hayber ganimetlerini hiçbir ölçüye tabi olmaksızın is­tediği şekilde dağıtmak üzere Hz. Peygamberin arzusuna bırakmıştı. Ayrıca konumuzla ilgili bu hadis-i şerif te at için verildiği ifade edilen, iki hisseden birinin normal ganimet payı olarak diğerinin de tenfil olarak verilmiş olma­sı, savaşta kullanılan atlar için iki hisse değil bir hisse verilmiş olması, ihti­mal dahilindedir.

 

Buharî sahihinde, bu hadisi iki yerde rivayet etmiş. Bunlardan birisi ci-hâd bölümünde "Rasûlullah (S.A.V.) Hayber günü at için iki, piyade için bir hisse verdi." anlamına gelen lafızlarla rivayet etmiştir. Ancak burada söz konusu ganimetlerin Hayber ganimetleri olduğu ifade edilmekle beraber, bu-•adaki at için verildiği ifade edilen iki hissenin sadece ata verilmiş olmayıp sahibiyle birlikte ata verilmiş olması ihtimali vardır. Bu durumda aslında ata ve sahibine birer hisse verilmiş demektir.

 

Ayrıca metinde geçen at anlamındaki Feres kelimesinin aslında atlı an­lamına gelen faris olduğu halde yanlışlıkla elifi düşerek metne "feres" şek­linde geçmiş daha sonraki devirlerde gelen raviler bu metne itibar ederek, "bir ata iki hisse bir piyadeye de bir hisse verildiğine göre bir atlıya üç hisse verilmesi icabeder." mantığından hareketle, bu mevzudaki hadisleri "Bir sü­variye üç hisse verilir" şeklinde rivayet etmiş olmaları kuvvetle muhtemel­dir. Nitekim İbn Ebî Şeybe'nin Musannafındaki "Rasulullah (s.a.v.) süvari­ler için iki piyadeler için de bir hisse verirdi." mealindeki hadis-i şerifle ben­zerleri bu gerçeği te'yid etmektedir.

 

Darekutnî'nin el-Mü'telif ve'l-Muhtelif isimli eserinde de bu hadiste geçen el-feres kelimesi el-far(is şeklinde rivayet edilmiştir. Bu kelimeyi, Faris şek­linde rivayet eden ravilerin tümünü görmek isteyen okuyucularımıza Bezlü'l-Mechûd isimli Sünen-i Ebu Davud şerhinin 335-336. sayfalarına bakmaları­nı tavsiye ederiz.

 

Şevkanî'nin bu mevzudaki görüşünden dolayı İmam Ebû Hanife'ye sal­dırması, kendisine yakışmayan bir tutumdur.